Marmara Denizi, yıllardır mücadele ettiği müsilaj felaketiyle yeniden karşı karşıya. 2025 yılı itibarıyla müsilajın yoğunluğu, özellikle Tekirdağ, Yalova ve İstanbul kıyılarında büyük bir artış gösterdi. Çevre bilimcileri, bu yoğunlaşmanın sadece deniz ekosistemini değil, aynı zamanda bölgedeki ekonomik faaliyetleri de tehdit ettiğini belirtiyor. Uzmanlar, sorunun kontrol altına alınmazsa geri dönüşü olmayan zararlara yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Müsilajın Derinlere Yayılması: 30 Metreye Kadar İniyor!
Müsilaj, genellikle deniz yüzeyine yayılan jelimsi bir madde olarak bilinirken, bu yıl Marmara Denizi’nde daha tehlikeli bir hal aldı. 2025’in başlarından itibaren müsilaj, sadece yüzeyi değil, denizin 30-40 metre derinliklerine kadar nüfuz etti. Bu durum, Marmara’nın ekosistemini ciddi şekilde tehdit ediyor ve oksijen kaybını artırarak deniz yaşamını büyük ölçüde riske atıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre, müsilajın yayılımı 2024 yılına kıyasla %35 oranında arttı. Bazı kıyı bölgelerinde müsilaj tabakalarının kalınlığı 20 cm’yi aşarken, bu durum suyun oksijen seviyelerini kritik düzeyde düşürerek balıkların ve diğer deniz canlılarının yaşam alanlarını yok ediyor.
Balıkçılar ve Turizmciler İçin Büyük Tehdit!
Müsilaj felaketi, yalnızca çevresel bir sorun değil; aynı zamanda ekonomik bir krize de dönüşmüş durumda. Özellikle balıkçılar, avlanma alanlarının daraldığını ve balık ölümlerinin arttığını bildiriyor. İstanbul’un tarihi balıkçı köylerinden birinde çalışan 30 yıllık balıkçı Ahmet Çelik, “Bu yıl müsilaj nedeniyle avladığımız balık miktarı %40 azaldı. Bu durum bizim için büyük bir ekonomik kayıp,” diyerek durumun ciddiyetini vurguladı.
Öte yandan, turizm sektörü de müsilajın olumsuz etkileriyle mücadele ediyor. Marmara kıyılarındaki sahillerde oluşan kötü görüntü ve kirli deniz suyu, turistleri bölgeden uzaklaştırırken, plajlar temizlik için ekstra çaba harcamak zorunda kalıyor. Kıyı bölgelerindeki otel sahipleri ve turizm işletmecileri, bu yılın tatil sezonunun müsilaj nedeniyle büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Uzmanlar Uyarıyor: Hızlı Önlem Alınmazsa Daha Kötüsü Gelebilir!
Çevre bilimciler, müsilajın yalnızca yüzeysel temizlik çalışmalarıyla çözülemeyeceğini vurguluyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Fakültesi’nden Prof. Dr. Selim Yılmaz, “Müsilajın bu boyutlara ulaşması, çevre kirliliğiyle mücadelede alınan önlemlerin yetersiz kaldığını gösteriyor. Tarımda kullanılan kimyasalların denize karışmasını engellemeli, sanayi atıklarını daha etkin bir şekilde arıtmalıyız. Küresel ısınmaya karşı mücadele etmeden, bu sorunun önüne geçmek mümkün değil,” dedi.
Çevre Bakanlığı’ndan Acil Önlemler!
Müsilajla mücadele için harekete geçen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul ve çevresindeki su arıtma tesislerinin kapasitesini artırma kararı aldı. Ayrıca, tarımda gübre kullanımını azaltmak için çiftçilere yönelik eğitim ve teşvik programları başlatılacak. Yetkililer, sanayi atıklarının daha etkin bir şekilde kontrol altına alınması gerektiğini ve bu konuda denetimlerin arttırılacağını belirtti.
Bakanlık ayrıca, müsilajın oluşturduğu kirliliği temizlemek için kıyı bölgelerinde özel temizlik çalışmalarının başlatıldığını duyurdu. Ancak uzmanlar, bu tür yerel çözümlerin kalıcı bir çözüm sağlamayacağına dikkat çekiyor.
Marmara Denizi İçin Kritik Bir Dönem!
Marmara Denizi’ndeki müsilaj felaketi, yalnızca çevreyi değil, bölgedeki insanların geçim kaynaklarını da tehdit ediyor. Müsilajın etkilerini azaltmak için hızlı, köklü ve uzun vadeli çözümler gerekiyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, bu çevre felaketi daha da büyüyebilir ve Marmara Denizi, geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşabilir. Tüm paydaşların – yerel yönetimler, devlet kurumları ve halkın – iş birliği içinde bu soruna çözüm araması büyük bir önem taşıyor.